05325916496

#Tebrikler!#

Başta gençler olmak üzere isteyen herkes için mükemmel fırsatlar sunan dijital dünyada sizi hayallerinize götürecek çok büyük projelerle tanışmak üzeresiniz. 

Biz Kimiz?

Ben Burhan Cebeci. Girişimci Bir Akademisyenim.

Bir kamu üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum.  Üniversitede öğretim elemanı olmama ve mesleğimi çok sevmeme rağmen, hep bir  girişimci olmak, bir şeyler üretmek, istihdam sağlamak, hayırlara vesile olmak  istemişimdir. Bu yüzden akademik kariyer yapmak için fazla uğraşmadım ve hep işimin yanında yapabileceğim ek gelir arayışında oldum. Fakir bir aileden geldiğim için para kazanmak benim için daha önemliydi. Ek gelir elde etmenin bir çok yöntemini öğrendim, bir çok projeye katıldım ve projeler yaptım. Bu çalışmalarda bilişim sektörü benim için hep ön plandaydı, interneti hep büyük bir fırsat olarak gördüm. 25 yıl öncesinden bugünleri görüp, gelecekte internetin çok büyük fırsatlar sunacağını anlatan yazılar okuyor ve kendimi bu günlere hazırlıyordum. İnternet sınırı olmayan bir fırsatlar dünyası ve her geçen gün yeni zenginlerin ortaya çıkmasına vesile oluyor. Ama ne yazık ki, insanların çaresizliğinden yararlanıp haram helal demeden; "kısa yoldan zengin olma", "kolay para kazanma" gibi çeşitli vaatlerle milletin parasını alıp köşeyi dönenler de var. İşte bu yüzden temkinli olmanızda yarar var, ama önyargınızın kurbanı da olmayın. İnternette kötüler var diye genelleme yaparak herkesi kötü bellerseniz gerçek fırsatları kaçırabilirsiniz. O nedenle iyi araştırın, artık sır diye bir şey yok.

Gece Gündüz Demeden Devamlı Çalıştım
Sağlıkçı olmama rağmen, tamamen kendi çabamla kodlama öğrendim. Sonradan Açık Öğretim Fakültesi Web Tasarım ve Kodlama bölümünden neredeyse hiç çalışmadan 2 yılda mezun olup diplomamı aldım. Zaten 25 yıldır içinde olduğum bir konuydu. Ayrıca Google ile çalışmanın kârlı bir iş olacağını gördüğüm için sunduğu her şeyi öğrenmeye çalıştım, videolarını izledim, sınavlarına katılarak Google Sertifikası almaya hak kazandım. Uzun yıllar önce hazır site ve hosting hizmeti verdiğim www.sitenhazir.com sitesini, daha sonra ve web tasarım ve SEO hizmeti verdiğim https://horizonwebdizayn.com sitesini kurmuştum. Bir web sitesini Google'da 1.sayfaya çıkarma konusunda çok çalıştım, deneyim kazandım, bu konuda yüzlerce referansım var. Bu işler sayesinde binlerce kişi ile tanıştım, yüzlerce web tasarım projesi yaptım, çok iyi paralar kazandım ve kazandırdım. Bir çok kişinin kendi işini kurmasına yardımcı oldum. Hâlâ bu konuda çalışmaya devam ediyorum. 
Bunları niye anlatıyorum ki?
26 yıllık akademisyenliğim süresinde özellikle son 15 yıldır bir şeylerin yanlış gittiğinin farkındaydım. Maalesef mezun ettiğimiz öğrencilerin bölümleriyle ilgili iş bulma oranları giderek düşüyordu. Hatta 4 yıl önce mezun ettiğimiz sınıftan hiç atama olmadığını öğrendiğimde şok oldum. Herkes küçüklüğünden beri şartlandığı şekilde gözünü memurluğa dikmiş, KPSS'ye gireyim atanayım sırtımı devlete dayayıp rahat edeyim derdindeydi, ama o devir çoktan kapanmıştı. Gençler de bunun farkındaydı ama özgür yetişmedikleri ve o güne kadar hep büyüklerinin komutuyla hareket ettikleri için ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Yaptığım projelerden dolayı bana zaman yetmezken öğrenciler yapacak iş bulamıyordu. Bu yüzden yıllardır öğrencilerimin ufkunu açmak için derslerde sürekli "Her şeyin başına e harfi gelmeye başladı, farkında mısınız?" diyerek dijital dönüşümden bahsediyor ve bu konuda kendilerini geliştirmelerini tavsiye ediyordum. Son bir kaç yıldır öğrencilerimi yaptığım projelere dahil etmeye ve ücretsiz dijital eğitimler vermeye başladım. Daha sonra daha çok gence veya dijital fırsatlardan yararlanmak isteyen kişilere ulaşabilmek için bu web sitesini kurdum. 



Her gün 2-3 saat çalışarak ayda kaç lira kazanmak istersiniz?


NEDEN GELİRİNİZİ ARTTIRMAK İÇİN BİR ŞEYLER YAPMAK ZORUNDASINIZ?

Çünkü bir kaç istisna dışında dünyanın her tarafında uygulanan kapitalizm, yani sermaye ve üretime dayalı ekonomi modeli, güçlü olan kazansın mantığı ile hareket ettiği için, maalesef zengini daha zengin yaparken, orta sınıfı fakirliğe, fakiri de açlık sınırının altına itmektedir. Dar gelirli insanların alım gücü sürekli olarak azalmakta, yükselen fiyatlar karşısında finansal zorluklar yaşayanlar borç batağına sürüklenmektedir. Geliriniz giderlerinizi karşılamaya yetmiyorsa mecburen borca giriyorsunuz. Ülkemizde 40 milyonun üzerinde kişi ihtiyaç kredisi veya kredi kartı sebebiyle borçlanmış, adeta bankaların kölesi olmuş durumda. Ne yazık ki; bu da toplumun büyük bir kesiminin mutsuz bir hayat yaşamasına sebep olmaktadır. Bu şartlar altında asgari yaşam standartlarından taviz vermemek için gelirinizi arttırmanın, ek gelir elde etmenin bir yolunu bulmaktan başka bir çareniz yok. Aslında herkes ek gelir peşinde. Mesela öğretmenlerin maaş karşılığı ders yükü 15 saat iken ek ders ücreti almak için 30 saat girerler. Aynı şekilde hafta sonu tatil olduğu halde kurslarda ders verirler sırf biraz daha ek gelir kazanayım diye. Akademisyenler de aynı şekilde üniversite veya açık öğretim sınavlarında görev alarak ek gelir kazanırlar. Dükkan işleten bir çok memur veya işçi biliyorum. Bir süpermarket sahibi çok kazanıyor olsa bile, gidip bir iki tane daha açıyor. Hatta bununla yetinmeyip Türkiye'nin her sokağına şube açıyorlar, kırk yıldır o sokakta hizmet veren ve kıt kanaat geçinmeye çalışan bakkal amcanın iflas etmesine sebep oluyorlar. Kapitalizmin toplumu getirdiği durumu aşağıdaki görsel özetlemektedir.


Alım gücü düştükçe orta sınıf giderek yok oluyor. Mesela bir zamanlar bakkal dükkanı olan kişiler orta sınıftı, hatta dar gelirli insanlar devamlı bakkal defterine yazdırır onlar da idare ederlerdi. Bu adamlar evini, arabasını alır, hacca gider ve çocuklarını en iyi okullarda okuturlardı. Şimdi ise bakkallar toplumun en fakir kısmını oluşturuyor, kıt kanaat geçiniyorlar. Sizce geçen zamanda ne oldu da bu kadar fakirleştiler.  Çünkü zincir marketler çıktı, her sokağa 2'şer 3'er açıldılar, bakkalların işini bitirdiler. Değişime direnmek abesle iştigal. Koca koca firmalar değişime direnerek kendi sonunu hazırlıyor. Dünyanın en ünlü cep telefonu markaları android sisteme geçmekte direndikleri veya geç kaldıkları için piyasa hakimiyetini başka firmalara kaptırdılar, şimdi kimsenin aklına gelmiyorlar. Bir düşünün Türkiye'ye cep telefonu geldiğinde hangi markalar vardı ve onlar şimdi nerde?
Bugünkü ekonmik koşullarda zengin ya da fakir olmak dışında bir seçeneğiniz yok. Muhakkak iki taraftan birindesiniz. Bu kadar ekonomik sıkıntıların yaşandığı ülkemizde ve dünyada her geçen yıl yeni zenginler ortaya çıkıyor. BBDK Türkiye'de 2019 yılının ilk yarısında banka hesabında 1 milyondan fazla parası olan kişi sayısını 21 bin olarak açıkladı.  Bu kişiler yeni milyonerler ve bu listede hesabında 100 bin ile 1 milyon arasında parası olanlar dahil değil. Sizce bu insanlar bu kadar parayı maaşlı bir işte çalışarak mı biriktirdiler. Ve bir düşünün hiç borcunuz olmayıp hesabınızda değil bir milyon 100 bin TL para olsaydı nasıl hissederdiniz. Zenginler cephesinde durum böyleyken diğer yakada durum hiç iç açıcı değil. Ülkemizde her yıl onbinlerce firma iflas ederek kapanıyor ve bu kişilerin çoğu yoksullar kısmına düşüyor. 
DAHA EN KÖTÜSÜNÜ GÖRMEDİK BİLE: Çünkü kapitalist sistemin bir sonucu olarak alım gücü düşmeye devam ediyor, yani fakir giderek daha da fakir hale geliyor. Eninde sonunda herkes ek iş yapmak zorunda kalacak, çünkü şimdi bile yetmeyen gelirlerin ilerde hiç yetmeyeceği öngörülüyor. Şimdiden dar gelirli insanların çoğunluğu zaten birden fazla işte çalışıyorlar. 

Kapitalist sistem sizi nereye götürüyor? Kum saatinin altında mı olacaksınız, yoksa üstünde mi? Seçim sizin.

Herkes Zengin Olmak İstiyor Ama Çok Az Kişi Bunun İçin Harekete Geçiyor

Görüştüğüm kişilere zengin mi yoksa fakir mi olmak istediklerini sorduğumda herkes zengin olmak istiyor, ama sadece lafta, icraata gelince iş farklı boyut kazanıyor. Nasıl bir iş aradığını sorduğumda ise sabit maaşlı, sigortalı bir işte çalışmak istiyor. İşte burada film kopuyor, bu çelişkiyi anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Çünkü sabit maaşlı bir işte çalışarak zengin olan, hatta bırakın zengin olmayı finansal sorunlarını çözebilen yok. Oysa hem kendine yetecek, hem de çevresine yardım ederek sosyal anlamda da huzur bulabilmeyi sağlayacak bir zenginlik, eğer doğuştan patron değilse ancak girişimcilik veya sermayesiz ve risksiz ticaret ile mümkün. Nitekim her geçen gün yeni zengin olan bir girişimcinin hikayesini basın ve medyadan duyuyoruz. Bu insanların ortak özelliği maaşlı çalışan olmamaları ve kendi hayallerinin peşinden koşma cesareti olan savaşçı ruhlu insanlar olmaları. Bu kişiler büyük hayaller kuran, ama inandığı bu hayale küçük adımlarla ve sabırla ilerleyen lider ruhlu insanlar. Lider ruhlular, çünkü kendilerini durdurmaya çalışan insanlara inat inandıkları davadan vazgeçmezler, çıktıkları yoldan asla geri dönmezler. Düşerler, ama düştükleri yerden kalkarak her şeye rağmen ilerlemeye devam ederler. Çünkü esas yiğitliğin düştüğü yerden kalkmak olduğunu gayet iyi bilirler ve bir gün mutlaka hedeflerine ulaşırlar. 

ZENGİN BABA & YOKSUL BABA

Amerikalı yazar Robert Kiyosaki Rich Dad Poor Dad (Zengin Baba Fakir Baba) isimli kitabında ilginç bir tespitte bulunuyor. Dünya nüfusunun % 95'i para kazanmak için aktif olarak çalışan, fiilen işin başında bulunmak zorunda olan kişilerden oluşur. Bunlar maaşla çalışan işçi veya memurlar ile kendi işyerinde tek başına çalışan kişilerdir. Gelirleri tamamen kendi çalışmalarına bağlı olduğu için çalışamadıklarında gelirleri durur ve ne kadar çalışırsa çalışsın asla belli bir limitin üzerinde kazanamazlar. Bu kesimdeki insanların zengin olmaları imkansız olduğu gibi, her zaman finansal sorunları vardır. Yoksul babanın öğüdü sigortalı bir işe gir çalış, garantili bir maaşın olsun şeklindedir. %5'lik diğer grubu kendi işinin sahipleri, yüzlerce çalışana sahip büyük patronlar temsil eder ve bunların çoğu doğuştan zengin olan, aile şirketlerinin başına geçen kişilerdir. Bu tarafta en çok zengin çıkaran bir grup daha vardır. Bunlar; girişimciler,  yatırımcılar ya da tüccarlardır. İyi bir girişimcilik fikri yeterli sermaye ve destek varsa ve pazarlama iyi yapılırsa bir servet kazandırabilir. Doğru sektörde ve doğru zamanda yapılan ticaret de zenginlik vesilesi olabilir. Zengin Baba bu kısımda olmayı öğütler. 

#Kim ya da ne olmak istediğine karar ver#

SIFIRDAN İYİ BİR GELİR SEVİYESİNE ÇIKMANIN TEK YOLU GİRİŞİMCİLİKTİR

Girişimcilik sermayeli ve sermayesiz olmak üzere 2 şekilde yapılır. 
Sermayeli Girişimcilik
Üretim & toptan veya perakende satış. Bir girişimci ürünü üretir, ürünün ilk sahibidir. Toptancı üreticiden satın alır ve ürünün sahibi olur. Perakendeci de toptancıdan ürünü satın alarak sahiplenir. Ürünü her sahiplenen maliyetin üzerine bir miktar ekleme yaparak para kazanır ve buna kâr denir. Bu AL-SAT şeklinde yapılan bir ticarettir. Nitekim üretim veya satış kâr amacıyla yapılan bir iştir. Sermaye ortaya konulduğu için risk vardır. En büyük risk malı yüksek fiyata mâletmek ve satışını yapamamaktır. Bazen de ürün piyasada rağbet görmez, alıcı bulamaz. Bu durumda girişimci veya tüccar iflas edebilir. Nitekim piyasa evdeki hesabı çarşıya uymayıp batan girişimci veya tüccarla dolu.
Sermayesiz Girişimcilik
Sermayesiz girişimcilik veya ticarette AL-SAT yoktur, sadece SAT vardır. Malın sahibi olmadan satışına yardımcı olarak para kazanmak mümkündür. Bu şekilde kazanılan paraya kâr değil, komisyon denir. 
Örneğin emlakçılar, oto galericiler, turizm acentaları, seyahat acentaları vs. bu şekilde para kazanırlar. Bu SATIŞ ORTAKLIĞI sistemidir ve eticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte giderek popüler hale gelen ve dünyanın en çok para kazandıran yöntemidir. 
Dünyanın en zengin kişisi satış ortaklığı ile komisyon kazandığı amazon.com sayesinde bu servete kavuşmuştur.

Esnaf neden iflas ediyor?

Girişimcilikle ilgili hoşa gitmeyen bir gerçek var; ülkemizde girişimcilik projelerinin %70'i ilk 5 yılda sona ererken, dünya genelinde 10 yıl içerisinde sadece %4'ü başarılı oluyor, %96'sı maalesef iflas ediyor. Bu durum başarısız olan kişilerin bu kadar yıl emek verdikten sonra başladıkları yere geri dönmeleri veya belki de bir sürü borçla beraber daha kötü duruma düşmeleri anlamına geliyor. Bu çok acı bir tablo. Asgari ücretle çalışan bir çok kişi ile yaptığım görüşmelerde, bir zamanlar çok iyi durumda olduğu halde iflas edip şimdi bu duruma düştüklerini üzüntüyle ifade ediyorlar. Bu duruma düşmemek için hesabını çok iyi yapmak, çok akıllı davranmak gerekiyor. Özellikle tüccar esnafının iflas etmesinin en önemli sebeplerinden biri e-ticaret sektörü. Esnaf son yıllarda trendi giderek yükselen eticaret karşısında rekabet şansını kaybediyor. Çünkü sattığı ürün internette yarı fiyatına, bazı ürünlerde çok daha ucuza satılıyor. Müşteri dükkanda beğendiği ürünü internetten almayı tercih ediyor. Esnafa kala kala internetten korkan veya kredi kartı kullanmayan bir avuç müşteri kitlesi oluyor.

Üretim yaparak sıfırdan zengin olma devri bitti
Girişimcilerin derdi daha büyük. Bugün üretim yapan firmalara baktığınızda sektörün devleri olduğunu görürsünüz. Aklınıza gelebilecek her sektörde bir kaç tane büyük firma bulunur ve bunlar markalaşma sürecini tamamlamışlardır. Bu firmaların kuruluş tarihlerine baktığınızda çoğunun yaşının 100 seneye yakın olduğunu fark edersiniz. Bunların bazıları holding olarak hemen her sektörde söz sahibidirler. Bir girişimci örneğin mandıra kurup et, süt ve süt ürünleri üretmeye kalktığında karşısında dev gibi markalar rakip olarak çıkıyor. Bu firmalarla kalitede rekabet etmesi mümkün değil, çünkü aynı kalitede ürettiğinde çok daha yüksek fiyata mal ediyor ki, hiç bir müşteri aynı kalitede markalı ve daha ucuz varken pahalı malı tercih etmez. Bu durumda kaliteyi düşürerek ürünü ucuza mal ediyor ve düşük fiyatla markalı ürünlerle rekabet etmeye çalışıyor.  Ama kalitesiz ürünle piyasada uzun süre ayakta kalmak mümkün değil, nitekim bir süre sonra iflas bayrağını çekiyor.
Devir e-girişimcilik yapma devri, yeni zenginler atık internet projelerinden çıkıyor. İyi bir geliriniz olsun istiyorsanız bunun sabit maaşla olmayacağını anlayın. Ne yaparsanız yapın biraz zaman alacağından, geçen her an aleyhinize işliyor. Artık düşünmeyi bırakıp bir yerlerden başlamayı deneyin. Başlamak mucizevi bir şeydir, bir çok kapı açar.

E-ticaret satış ortaklığı; hiç riski olmayan, eğitim, destek ve küçük bir yatırımla herkesin yapabileceği ve hemen başlayabileceği çok kazançlı bir e-girişimcilik modelidir.

Satış ortaklığı veya aracılık iş modeli klasik ticaretin aksine malın sahibi olmadan sadece satışına yardımcı olarak komisyon kazanılan, büyük bir sermaye gerektirmediği için riski olmayan bir iştir. Piyasada sigorta aracılığından tutun, ev, arsa, tatil, seyahat bileti, sebze meyveye kadar satışlardan komisyon kazanan bir çok iş yeri vardır. Bu tarz komisyonculuk bir miktar sermaye ile beraber dükkan açmayı ve işin başında olmayı gerektirir. Tanıdığım bir çok öğretmen, memur veya işçi bu tarz dükkanlar açarak ek gelir kazanmaya çalışıyorlar. Böyle bir komisyonculuk herkesin yapabileceği bir iş değildir.
 
Ancak her şeyin internetten alınıp satılmaya başlanmasıyla birlikte, dükkan açmadan, başında beklemeden ve zaman sınırı olmaksızın e-komisyonculuk veya e-ticaret satış ortaklığı yaparak akla hayale gelmedik paralar kazanmak mümkün. İnternetin yaygınlaşması ve herkesin cebine girmesiyle birlikte e-ticaret hacmi her geçen gün artmakta, küçük yaşta internetle tanışan ve neredeyse her şeyini internetten satın alan genç nesil çoğaldıkça eticaret hacminin %70 leri geçebileceği öngörüüyor. Resmi istatistiklere göre internetten alışveriş oranı yıllık %15 civarında artış göstermekte. Bu durum; geçim sıkıntısı çeken ve ek gelir arayışında olan, ama sermayesi olmayanlar için mükemmel bir fırsat sunmaktadır. İnternetin sınırsız imkanlarından yararlanmak ve internette her gün dönen milyonlarca liralık dev pastadan ciddi oranda pay almak isteyenler mutlaka e-ticaret satış ortaklığı konusunu öğrenmelidir. Reklam izle kazan, anket doldur kazan gibi işlerle zaman kaybetmenizi tavsiye etmiyorum. Çünkü bu tarz şeylerin hem kazancı az, hem de çok yorucu oluyor ve yapmadığınızda kazanç kesiliyor. İnternet işçiliği gibi bir durum söz konusu. Oysa satış ortaklığı yöntemlerinde bir süre çok sıkı çalışıp sisteminizi kurduktan sonra siz uyurken, tatildeyken, gezerken bile para kazanmaya devam edersiniz. Çalışmaya devam ederseniz, pes etmezseniz ilerleyen zamanda işin başında imkansız gibi görünen gelirlere ulaşabilir, dünyadan, hatta bulunduğunuz şehirden bile habersiz dünyada yaşamak yerine dünyayı yaşamaya başlarsınız. 

Web Tasarım: Horizon